30 Ocak 2013 Çarşamba

kızımın mendil kutusu.........

hep bir kutu yapmak istiyordum .istediğim ebatlarda .
nasıl olur . nasıl yaparım derken bunu yaptığım gün kızımın mızmızlığı da üzerinde idi.
bir kutu parcasını kestim
biçtim.
bu şekilde oldu .


daha sonra inşallah daha büyüğünü yapıp paylaşacağım.
mutlu günler..

28 Ocak 2013 Pazartesi

FARKLI ÖRGÜ CEKET

memleketimizde bir örgü dükkanı var. örgüye dair hersey bulunabilir. farklı örgüler özellikle. bu örgüyü ordan tedarik edip kayınvalidem yaptı. çok ta güzel oldu. tavsiye ederim.
anlatabildiğim kadar anlatayım mı?
HADİ BAKALIM:
Öncelikle 4 parcadan örülüyor.ön kapak ve alt eteğe nekadar olacağını hesaplamak. hesaplanan tel ile başlanıyor.  alt eteğe gelen sayı ve ön kapağın kesiştiği 1
olan yerdeki gibi her ön   sırada bir 3 ilmeği birarada toplanıp kesiliyor. 2 öbür yakada aynı mantıkla yeniden başlanıp devam ediliyor ve 3 ve 4 deki gibi kola gelinceye kadar kesiliyor.
 


burasıda arkası
burada da aynı şekilde  örülüyor. 7 ve 8 . yerlere kadar gelindiğinde önü ile kol gelen yerleri birleştirip kol örülüp bitiyor.
örgü selanik yapılıyor. 
İNŞALLAH ANLATABİLMİŞİMDİR.
İYİ ÖRGÜLER

nasıl gidiyo.....

            en son kelimem ve en son kelimesi nasıl gidiyo  idi benim için. çalışma arkadaşımız beyin kanaması geçirdi  6 günlük mücadele sonucu  dayanamadı ve hakkın rahmetine kavuştu. bizden daha önce yol aldı.gidilmesi gereken yere...tek gerçek yerimize ...
          

25 Ocak 2013 Cuma

DELİ TAVSİYESİ


Bu aralar okuduğum bir kitaptan alıntı;

Bayezid Bestami’ye , Deliden Veli Tavsiyesi
Büyük Mutasavvuf Bayezid-i Bestami Hazretleri, bir gün tımarhanenin önünden geçiyordu.Tımarhane hizmetçisinin tokmakla bi şeyler dövdüğünü görünce:
-Ne yapıyosun der.
Hizmetçi:
-Burası tımarhanedir.Delilere ilaç yapıyorum, der.
Bayezit Bestami Hazretleri:
-Benim hastalığıma da bir ilaç tavsiye eder misin deyince, hizmetçi hastalığının ne olduğunu sorar.
-Benim hastalığım günah hastalığı .. çok günah işliyorum der.
Hizmetçi
-Ben, günah hastalığından anlamam …Bendelilere ilaç hazırlıyorum, diye cevap verir.
Tam bu sırada tımarhane parmaklığının arasından konuşulanları duyan başka bir deli şöyle der
-Gel dede gel  senin hastalığının çaresi ben söyleyeyim.
Söyle bakalım der Bayezit Bestami hazretleri:
Deli şunu söyler:
-TÖVBE kökü ile İSTİGFAR yaprağını karıştır. KALP havanında TEVHİD tokmağı ile döv.İNSAF eleğinden geçir. GÖZAŞI ile yoğur.AŞK fırınında pişir akşam sabah bol bol ye.
O zaman göreceksin senin hastalığından eser kalmaz.
Bu güzel ilacı öğrenen Bayezid Hazretleri
-Hey gidi dünya hey…Demek, seni insanlar veli diye baş tacı ederlerken, buraya deli diye getirmişler..der ve ordan ayrılır

24 Ocak 2013 Perşembe

dalgacılara YER YOK

bu blog...blog adını ilk defa arkadaşımdan duymuştum ve internet sitesi sandım. içeriğine baktığımda tam benlik dedim. ilkokul öğretmenim bir soru sormuştu ne yapmaktan hoşlanırsın...... cevap: bişeylerden bişeler yapmak demiştim. ve o bişelerden bişey yapma işlemlerini, kafamda tasarladıklarımı, içimden gecenleri bir yere yazmaya, görselleme yapacağım bir yer bulmuştum kendime.
AMA
bu durumu dalga haline getiren , yaptıklarıma ve yapacaklarım hakkında DALGACI tavırla gülenlere,
  BURADA YER YOK .
LÜTFEN KAPI DIŞARI

su bulanık

kargaşanın içindeyim tam anlamıyla istediklerimi anlatamıyoum. bende yazmak istedim. aslında ne yapmak istediğimi çok iyi biliyorum ama nedense o nedeni bende bilmiyorum bir türlü adlandıramıyorum .Sonra hep etrafa gözünün gördüğü yerlere bahaneler uyduruyorum. o öyle olsaydı, vay fendim şu söyle olsaydı daha iyi olurdu, böyle yapılsa tam benlik . Şu var ki nedenleri sıralamak yerine nedeni kafanda şekillendirip sonra o nedene bir balta vurmak gerekiyor.İNŞALAH OLUR

tık tıkçılar buraya

http://emeksensin.com/fulyag burada çok güzel şeyler var

http://fulyag.blogspot.com/2013/01/sevgililer-gunu-cekilisi.html buradada çekiliş var   12 şubata kadar haydi blogcular

23 Ocak 2013 Çarşamba

küçücük

bunu kendime başlamıştım.bir internet kurabanı oldum . tarifte yazılanları uyguladım ama
küçük oldu.  175 ile başlayıp kenarlarda 47 kalacak şekilde 2 şer ilmek keserek devam edin  yazıyor. bende uyguladım tabi.
ilk zamanlar  çok hoşuma gidiyordu .ilmekler her sırada kesildiği için çok çabuk bitecek iyi diyordum .ama örgünün yarısında durumu farkettim.
sökmek olmazdı.
teyzemin torununa nasip olsun dedim.
çünkü HATİCE bu pelerin gibi minicik tam ona göre.
fıstık fıstık giysin artık.

mevlid kandiliniz mübarek olsun


Avuçlarin açildigi, gözlerin yasardigi, ilahi esintilerin kalpleri oksadigi anin bir asra bedel oldugu bu gece dualarda birlesmek dilegiyle kandilinizi mübarek olsun.




22 Ocak 2013 Salı

-'Doktor bey'e sÖyleyin, dedi. Azrail, O'nun sÖylediğinden de güzelmiş!

ÇOK GÜZEL BİR HİKAYE BEYAZ MELEK BLOGUNDA OKUMUŞTUM. ÇOK ETKİLENDİM
PAYLAŞMAK İSTEDİM.

Kanser hastanesinde başhekimken Serap adında genç bir hanım hastam vardı.Bu hastam gÖğüs kanserine yakalanmış ve tedavi için yurt dışına gitmek istemesine rağmen, bazı formaliteler sebebiyle o imkanı bulamamıştı. Serap'ı Özel bir ilgiyle bizzat ben tedavi altına aldım. Ve kısa bir süre sonra da iyileştiğini gÖrdüm. Ancak Serap'ın da bütün diğer kanserliler gibi ilk 5 yıllık süreyi çok dikkatli geçirmesi gerekiyordu. Bir iş kadını olan Serap, 4 yıl kadar sonra 1 ihale için İzmir'e gitmek istedi.

Kış aylarında olduğumuz için uçakla gitmesi şartıyla kabul ettim.

Maalesef bilet bulamamış ve benden habersiz bindiği otobüsün kaza geçirmesi üzerine 6 saat kadar mahsur kalmış. DÖnüşünden kısa 1 süre sonra kanser, kemik ve akciğerine yayıldı. Serap bacak kemiklerindeki metastaz nedeniyle yürüyemez hale gelirken, hastalığın akciğerdeki tezahürü sebebiyle de devamlı olarak oksijen cihazı kullanıyor ve sÖylediği her kelimeden sonra ağzını o cihaza yapıştırarak nefes almak zorunda kalıyordu. Evine gittiğim gün, yine güçlükle konuşarak:

-'Doktor bey,' dedi. 'Ben size...dargınım.' 'Niçin? ' diye sordum.

-'Siz...dindar bir insanmışsınız. Niçin bana da, Allah 'ı, Ölümü, ahireti anlatmıyorsunuz? '

Dini inançlarının çok zayıf olduğunu bildiğim için bu teklifi karşısında oldukça şaşırdım. O'nu üzmemeye çalışarak:

-'Doktora ulaşmak kolaydır' dedim. 'Parayı bastırdın mı istediğine tedavi olursun. Ancak iman tedavisi için gÖnülden istek duymalısın...' Konuşmaya mecali olmadığından 'Ben o isteği duyuyorum' manasında başını salladı. Artık ümitsiz bir tıbbi tedavinin yanı sıra, ebedi hayatın ve saadetin reçetesi olan iman derslerimiz başlamış ve dersler 'hızlandırılmalı Öğretime' dÖnmüştü. Anlattığım iman hakikatlarını bütün ruhuyla meczediyor ve arada bir soru soruyordu.Vefatına bir hafta kala:

-'Doktor bey,' dedi. 'Ben Ölürken ne sÖylemeliyim? '

-'Senin durumun çok Özel' dedim. 'Kelime-i Şehadet sana uzun gelir. O anı farkedince 'Muhammed' (s.a.v) sana yeter.'

O, haliyle tebessüm ederek yine başını salladı. Çok ıstırabı olduğu için Serap'a sürekli morfin yapıyor ve O'nu uyutmaya çalışıyorduk. Ben, bir iş seyahati sebebiyle bir müddet ziyaretine gidemedim. DÖnüşümde annesi telefon ederek:

-'Serap, bir haftadır morfin yaptırmıyor.' Dedi. 'Sabahlara kadar inliyor ve çok ıstırap çekiyor. Hemen eve gittim ve iğne yaptırmamasının sebebini sordum. Aldığım cevabı hala unutamıyor ve hatırladıkça ürperiyorum.

'Ya morfinin tesiriyle Ölüme uykuda yakalanır ve son nefeste 'Muhammed' diyemezsem? . İşte Serap, bÖyle bir hanımdı. Bu arada benden istihareye yatmamı ve eğer bir kaç gün daha Ömrü varsa, son günü uyanık kalacak şekilde morfin yaptırılmasını rica etti. Ben hiç adetim olmadığı halde cuma gününe rastlayan o gece istihareye yattım ve Serap'ın acizliği hürmetine…Allahın izni ile salı gününe kadar yaşayacağına dair işaret sezdim.

Ertesi gün O'na: -'Hiç korkma! ' dedim. ' Allahın izni ile İğneyi vurdurabilirsin. Ve Serap bir veda niteliği taşıyan bu gÖrüşmemizde son sorusunu da sordu:

-'Doktor bey...Azrail bana nasıl gÖrünecek? '

-'Kızım,' dedim. 'O bir melek değil mi? Hiç merak etme, sana yakışıklı bir prens gibi gelecektir.'

Salı günü Serap'ın ağırlaştığı haberini alınca hemen eve gittim.Ancak vefatına yetişememiştim. Ailesi tam manasıyla perişandı. Sadece kendisine uzun müddet bakan dindar bir hanım akrabası ayaktaydı ve beni gÖrünce yanıma gelerek:

-'Doktor bey, biliyor musunuz, bu evde biraz Önce bir mucizevi bir olay yaşandı! ' dedi ve devam etti:

-Serap, bir saat kadar Önce oksijen cihazını attı ve 'yataktan kalkması imkansız' denmesine rağmen kalkarak abdest aldı, iki rekat namaz kıldı.Bütün ev halkı hayretten donup kaldık. Ve kelime-i Şehadet getirerek vefat etmeden biraz Önce de:

-'Doktor bey'e sÖyleyin, dedi. Azrail, O'nun sÖylediğinden de güzelmiş! ...
Onk. Dr. Haluk Nurbaki